paris, roma veya istanbul gibi şehirlerle kıyaslandığında atina'nın dünya şehirleri kategorisinde biraz daha az şanı şöhreti var. yunanistan'a gelenlerin ziyaret nedeni genelde sadece ya da öncelikle "atina" olmuyor. ülkenin birbirinden güzel adalarına veya ünlü plajlarının olduğu bölgelere giden ziyaretçiler ulaşım yüzünden uğramak zorunda oldukları bu şehre -ayıp olmasın- diye en fazla birkaç gün ayırıp şehirden ayrılıyor. o kısacık süre içinde de "görülmesi gerekenler" listesindeki maddelerin birkaçına tik atılıyor; akropolis, sintagma meydanı, monastiraki ve çevresi, plaka'da tipik bir yunan tavernasında ortalama fiyatların üzerinde bir akşam yemeği listedeki en bilinen maddelerden.
oysa es geçilen, zaman verilmeyen ve hakkı yenen yüzlerce -görülmesi gereken- şey var bu güzel şehirde. bu yazıda atina'nın es geçilenleri listesinde başı çeken kiklad sanatı müzesi'nden bahsedeceğim size. mikonos, santorini, paros ve bu sitede hakkında iki ayrı yazı bulunan andros'un da içinde bulunduğu kiklad adaları ve kiklad medeniyetine dair en önemli eserlerin bulunduğu bu müze şehrin en önemli hazinelerinden. atina'nın birbirinden görkemli binalarla dolu vasilissis sofias caddesi'nde yürüdüğünüzde yukarıda fotoğrafı bulunan, alman mimar ernst ziller'in tasarladığı stathotos konağı müzeye ev sahipliği yapan binalardan biri. diğer bina ise vasilissis sofias caddesi'ni dik kesen neofitiou douka sokağı'nda bulunuyor. iki bina müze içinde oluşturulmuş bir tünelle birbirine bağlanıyor.
müze, ülkenin varlıklı çiftlerinden nicholas ve dolly goulandris'in 60'ların başında biriktirmeye başladığı özellikle kiklad medeniyetine ait antik eserlerin yeni yuvası oluyor öncelikle. zamanla ülkenin önemli koleksiyonerlerinin ya da kurumlarının bağışları sayesinde büyüyor, zenginleşiyor ve bugün gördüğümüz haline kavuşuyor. bugün müzede kalıcı eserlerin sergilendiği üç bölüm var; kiklad sanatı, antik yunan sanatı ve antik kıbrıs sanatı. müzede bu kalıcı eserlerin dışında dönemsel modern sanat sergilerine de rastlamanız mümkün.
isminin kiklad sanatı müzesi olmasının sebebi ise erken bronz çağı döneminde ege denizi'nin ortasındaki kiklad adaları'nda gelişen kiklad kültürüne dair en kapsamlı eserleri barındıran müze olması. kiklad girit ve miken ile beraber ege'nin en önemli üç medeniyetinden biri olduğu için kiklad sanatı ve eserleri de ege sanatının ve kültürünün bu üç önemli kolundan birini kapsıyor. mermer insan figürü heykelciklerinden bronz aletlere, silah olarak kullanılan eşyalardan erken kiklad dönemine ait çanak çömlek örneklerine kadar yüzlerce parça müzede sergileniyor.
bugün gelişen çağdaş sanat anlayışına etkisi oldukça büyük olan kiklad sanatının en güzel örneklerini görebildiğiniz müzede, birbirinden yetenekli tasarımcıların ürünlerinin satıldığı bir müze mağazası ve iki bina arasında ziyaretçilerinin mola verip keyifle kahvelerini yudumlayabildiği müze cafesi de bulunuyor. salı günleri kapalı olan müze perşembe günleri akşam 8'e, diğer günler ise 5'e kadar açık. cumartesi pazar günleri çocuklar için yaratıcı sanat çalışmaları, interaktif turlar ve workshoplar hazırlayan müzenin web sitesinden ayrıntılı ve güncel bilgiler alabilirsiniz.
Comments