top of page

ATİNA'NIN CONCONLARI NEREDE?


son iki yazıdır başlık konusunda biraz ciddiyetimden ödün verdiğimi itiraf etmem lazım. ancak biraz önce arachova hakkında kısa da olsa bir yazı yazma kararını verdiğim andan itibaren kendi bestelediğim şarkının sözlerinden ilham aldım ve bu başlığı uygun gördüm. "atina'nın conconları gezer arachova'da ah arachova'da" cümlesi ile başlayan şarkımı gırtlak nameleri ile evin içinde mırıldanırken kahvemi hazırladım, masaya koydum ve hazırım. bugün arachova'dayız! şarkıyı hala mırıldanıyorum. duysanız siz de çok severdiniz.

şimdi konuyu değiştiriyorum, nedenini anlayacaksınız. konumuz kayak! bir spor çeşidi olmasının yanısıra kayak aynı zamanda biraz da sosyal statü göstergesi biliyorsunuz. öyle hık dedin mi kaymak zor; ekipman istiyor, pahalı kıyafetler istiyor, eğitmen istiyor, kayak merkezinde çekilecek selfie güzel çıksın diye pahalı akıllı telefon istiyor... öyle üç beş çocuk toplandık, dandik bir top aldık, mahallede futbol oynadık kafası değil. almanya'dan kuzenim basketbol topu getirdi, hadi şuradaki okulun bahçesine gidelim de basketbol oynayalım hiç değil! dolayısıyla kayak sporuna ilgisi olan kitlenin de hali tavrı biraz daha homojen oluyor. siz hiç kayak merkezinde sıcak şarabını içerken kameralara ağız dolusu gülen birinin en az 200 euro değerinde gözlüğü olmadan, tercihen parlak ve göz alıcı renkte "ama hiç üşütmüyor abi bu mont"suz fotoğrafını gördünüz mü? göremezsiniz. bu evrensel kurallara şüphesiz yunan kardeşlerimiz de uyuyor. her ne kadar yunanistan son zamanlarda neredeyse herkes tarafından "aman ay çok fakirleştiler, hepsi açlıktan ölüyormuş" seviyesine getirildiyse de gerçekler başka. inanamayacaksınız ama bu ülkede zenginler de var. onların da toplandığı, zengince konuştukları, umarsız para harcadıkları yerler var. işte bu yerlerden biri arachova. arachova kendisi küçük, ziyaretçisi bol bir kasaba.bu kadar popüler olmasının iki büyük sebebi var: ilki parnassus kayak merkezi yakınlarında olması, ikincisi ise delfi - atina (ya da tam tersi) yolu üzerinde olması. parnassus, atina'ya en yakın kayak merkezi olduğu için -özellikle- hafta sonu ya da günü birliğine yukarıda anlatmaya çalıştığım kitleyi ağırlıyor. büyük logolu, parlak giysilerini giymiş hafif makyajlı, bol balyajlı hanımlar; rahatlığından ödün vermeyen ama markadan vazgeçmeyen, eşofmanlı, solaryumdan tenleri turunculaşmış, -tabii ki- bir karış sakallı beyler hep burada. kayakla ilgili her eylem (selfi de dahil) bittiğinde, otellerinden çıktıklarında ise genelde arachova'ya inip bir kaç saati de burada geçiriyorlar. anlayacağınız olayımız şu: atina'ya dönmeden arachova'da ouzo keyfi... (isterseniz qeyfi de diyebilirsiniz)



tamam kitleyi ve ziyaret edenlerin hepsi anlattığım profile sahip değiller ama arachova'da bana sinir geliyor ister istemez. yunanistan'ı çok sevmemin sebeplerinden biri burada genelde daha ayakları yere basan, daha alçakgönüllü, kendi halinde insanların yaşıyor olması. ya da benim tanıdıklarım öyleydi bilmiyorum. derdim parası olanla, kazandığı parayı neye istiyorsa ona harcamak isteyenle değil elbet, ne münasebet zaten. ama böyle aynı şekilde giyinen, konuşmaları bile birbirine benzeyen, akşam karanlığında birbirinden ayırt etmenin zor olduğu, aynı yerlere giden, aynı şeyleri yapan insanlar beni üzüyor. arachova'da o yüzden yüzümde sinirle karışık bir gülümsemeyle yürüyorum. 2700 kişinin yaşadığı kasabada 12700 araba var neredeyse o gün, lokantalar ağzına kadar dolu, yerel ürünler satan ama hipster tasarımlı dükkanlarda bir paket makarna (oranın yerel ürünüymüş) 3,5 euro, zaten olmayan kaldırıma cafe/bar sahipleri masa ve sandalye atmak konusunda hiç ürkek davranmamışlar, her yer insan insan insan...fosforlu şişkin mont görmekten gözlerim kamaşıyor. 90'ların bağdat caddesi arachova'da yaşıyor yaşatılıyor resmen. geliri yüksek sınıfın favori köpeği golden retriever buranın da resmi köpeği. onca insanın arasında şaşkın şaşkın yürümeye çalışıyor garipler.

küçük, şirin bir dağ kasabasıyken -özellikle- hafta sonları bir cehnenme dönüşen arachova'da güneşi batırıyor, bir kaç güzel fotoğraf çekmeye çalışıyor, sakin bir sokağında tesadüfen bulduğum ve sanırım kasabalıların da gittiği bir lokantada bir şeyler yiyor ayrılıyorum oradan. ertesi gün işe gidecek olan atina'nın conconları ise son bir kadeh bir şeyler içip ardımdan gelecekler sanırım, facebook'a son bir foto koysunlar...hah ondan sonra. arachova'da dostlarla buluşma keyfi.... (93 layk)








Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page