top of page

ATİNA MEKANLARI: RABBİT HOLE



dünyayı, özellikle son 10 senede kasıp kavuran hipstercılık, hipsterlaşma eğilimi atina'da da beklenen ilgiyi gördü tabii ki. Hoş, artık bu bol sakallı, soluk dövmeli, kreatif arkadaşlarımızın popülaritesi birazcık örselense de hayatımıza yeni bir tanım, yeni bir estetik anlayışı getirdikleri gerçek. En azından bir mekana girdiğimizde "burası da tam hipster mekanıymış." diyebiliyoruz. Mutenalaştırılan semtlerde de çoğunlukla hipster arkadaşlarımız dolanıyor. Ben durumdan şikayetçi değilim, biraz kabak tadı verdi biliyorum ama temiz, özenli, güzel çocuklar hipsterlar. Dinledikleri üzgün, anlamsız şarkıları da seviyorum, takıldıkları mekanları da.


atina; berlin, londra, stockholm gibi şehirlerle karşılaştırıldığında hipstercılık konusunda sınıfta kalsa da, bu şehrimizde hipster mahalleleri ya da mekanları olmadığı anlamına gelmiyor. atina'nın zaman zaman diğer yazılarda da anlatmaya çalıştığım, "güzel mekanı zamanla ve sabırla bulma" problemi var. abuk subuk yerlerde, apartman köşelerinde oldukça tatlı ve kendi halinde cafe barları bulmak için ya birinin sizi oraya götürmesi gerekiyor ya da manyak olup şehrin altını üstüne getirmeniz. ben altını üstüne getirme hareketinde çoğu zaman işe yarayan bir çözüm geliştirdim kendi kendime: pasajlara bakmak! evet atina'da, özellikle syntagma meydanı'nın arka sokaklarında karanlık ve kapalı dükkanlarla dolu pasajlar var. zamanında terzi, berber, giyim mağazası olan dükkanlar ne yazık ki krizin de etkisiyle kepenkleri kapatmış durumda. ancak özellikle son bir iki sene içinde ne kadar kendi halinde cafe bar varsa hepsi o pasajları tekrar canlandırmaya yemin etmiş gibi. rabbit hole da bunlardan biri.


rabbit hole'u keşfetmeme başka bir yer sebep oldu aslında. syntagma'nın arka sokaklarından lekka'da yürürken yine karanlık bi pasajın köşesinde kahve içilecek ve wi-fi olan bir mekan ararken önce karşıma "artizan" çıktı. tam yavaş yavaş girmeye niyetleniyordum ki pasajın ilerisinde, daha karanlık bir noktada bir yaşam belirtisi gördüm. "du bakalım neymiş bu?" dememle omikron'u görmem bir oldu. artizan'ın köşede ve daha görünür olmasını bahane edip, kendi halinde hipster hipster takılan omikron'a şans vermeye karar verdim.



rabbit hole, oldukça rahat, ingilizce tabiriyle cosy bir mekan. bahçesini, yarısı kapalı, güzel havalarda da yarısı tenteyle açılabilecek şekilde düzenlemişler. küçük de olsa iç mekânı var ancak sigara delisi atinalılar haliyle pek yüz vermiyorlar dışarıda daha rahat sigara içebildikleri için. ahşap palet ve cam karışımı masalar, tahta sandalyeler, endüstriyel aydınlatma ve pasajın doğal taş duvarlarını kullanarak oldukça güzel bir mekan yaratmışlar. ben gittiğimde tek bir insan bile olmadığı için fotoğrafları rahat rahat çekebildim. benim için bir mekana gitme sebebi olan güzel müzik, rabbit hole'un en büyük artılarından. radyo eksen şarkılarının çaldığı bu mekanın sahibi ve aynı zamanda çalışanı da pek afili, pek sakallı, pek sempatik bir yunan genci.


bir sabah kahvesine, akşam birasına, kitabınızı alıp kafa dinlemeye, mis gibi bir yemek sonrası bi kadeh kokteyl içmeye niyetliyseniz rabbit hole işinizi görecektir. daha önce "yeme-içme" kategorisinde aynı sokakta bulunan ve semt esnafının takıldığı bir tavernadan bahsetmiştim. böylece rabbit hole ile beraber lekka sokağındaki ikinci mekanı da huzurlarınıza sunuyorum. yakında "syntagma'nın arka sokaklarında ticari hayatı canlandıralım vakfı" tarafından plaketle ödüllendirileceğimin de farkındayım zaten. konuşmamı hazırlayıp, vakıf gecesinde en parlak gri takım elbisemle arz-ı endam edeceğim.


adresi: lekka 12 / atina

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page