koukaki, atina'nın en eski semtlerinden biri. şehrin tarihi merkezi plaka'nın yanıbaşında, philopappos tepesinin eteklerinde, manavı kasabı, yaşlı teyzesi bol, nüfus yoğunluğu oldukça yüksek bir bölge. son zamanlarda artan yeme içme mekanlarıyla gece hayatı severlerin ilgisini de çekiyor aynı zamanda. ancak burada yıllardır varlığını sürdüren bir mekan var ki, en az semtin kendisi kadar eski. koukles, atina'nın en farklı, en eğlenceli gece kulüplerinden.
kulübün bulunduğu zan moreas sokağında sıradan bir apartmanın yan tarafında bulunan kapısını ve 90'lardan kalma eski tabelasını gorüyoruz koukles'in. gündüz, bakmadan önünden yürüyüp geçilir, o kadar diyeyim. öyle iddiasız. ancak şehre gece inip, koukles çalışanları ve şovları hazır olduğunda, o kapının ardında göz alabildiğine renkli bir dünya bizleri bekliyor. burası drag queen şovlarının yapıldığı, gece yarısından sonra kahkaha ve alkış sesleriyle yıkılan, meşhur koukles.
drag queen nedir önce onu bi kısaca açıklamaya çalışayım. ingilizce "dressed as a girl - kadın gibi giyinen" kısaltması olan bu kelime özellikle batı kültüründe eğlence hayatında önemli bir yer işgal ediyor. abartılı makyajlar, birbirinden görkemli kostümlerle karşımıza çıkan drag queen arkadaşlarımız kabarelerde, koukles tarzı gece kulüplerinde, genel olarak eğlence vaad eden ne kadar ortam varsa hepsinde karşımıza çıkabiliyor. istanbul'da varlığını sürdürüp sürdürmediğini bilemiyorum ama bir 5-10 yıl öncesine kadar bir "cahide" fırtınası esiyordu şehirde hatırlarsanız. herkes bi cumartesi bi cahide fotoğrafıyla sosyal medyada cirit atıyor, pazartesi işe gittiğinde de "ay nasıl eğlendik nasılll eğlendik!" diye ballandıra ballandıra anlatıyordu gecesini. atina'da bulunan koukles'e de atina'nın cahide'si diyebiliriz rahatça. ya da tam tersini diyelim zira koukles en az 30 senedir ziyaretçilerini ağırlamaya ve onları eğlendirmeye devam ediyor. kendisi bir klasik.
mekân oldukça küçük. içeri girdiğimizde çalışan drag queen ablalarımızdan biri kibarca masamızı gösteriyor bize girer girmez. toplasan 10 -15 masa var yok gibi; mekanı biraz daha büyük göstermesi için neredeyse her yer ayna kaplı. kıpkırmızı ve üstünde parlak taşlarla kaplı koltuklar, ilgi çeken afişler ve posterler, tepesinde disko topunun döndüğü, arkada kalan bir bar ve ünlü misafirlerin fotoğrafları gözüme çarpıyor ilk olarak. neredeyse her yunan ünlüsünün koukles ekibiyle bir fotoğrafı var: şarkıcılar, modacılar, politikacılar... şov başlamadan önce yüksek sesle 80'ler ve 90'lar şarkıları dinletiyorlar bize. sahnenin dibinde olmakla arkalarda olmak arasında neredeyse hiç fark yok, bir evin büyükçe bir salonu kadar zaten bütün mekan. masa rezervasyonu yaptırmak demek bir büyük şişe cin veya votkayı gömeceksiniz demek. 4 kişilik masaya bir büyük şişe votka / cin gibi bir sabit uygulaması var. "yok ben bir kadeh bi şeyler içip, şovu izleyeceğim." derseniz barda, ayakta izleyebiliyorsunuz şovu. illa "gel otur sana bir şise açalım." demiyorlar yani. şov, tam da söyledikleri gibi 01:15'de başlıyor. genel konsept, yunan ya da yabancı şarkıcıların taklitleri ve ünlü yunan filmlerinin herkes tarafından bilinen sahnelerini abartılı bir şekilde, eğlendirme amaçlı canlandırmak üzerine kurulu. cher, celine dion ve tina turner benim şovu izlediğim gece taklidi yapılan yabancı şarkıcılardan bazılarıydı mesela. minicik sahneye yukarıdan asansörlü merdivenden inerek gelen tina turner'ı görünce coşmamak, celine dion'un antipatik hareketlerini sahnede görünce kahkaha atmamak imkansızdı. cher ise bir drag queen klasiği olduğu için beklediği ilgiyi fazlasıyla gördü. ama iş klasik yunan filmlerinin sahnelerini canlandırmaya ve yunan şarkıcılarına geldiğinde ortam gerçekten coştu. şov zaten seyirciyle iç içe gerçekleşiyor, drag queen ablalarımız insan sarrafı. şovun müdavimlerine daha sahneye çıkar çıkmaz bir göz kırpıp selam ediyorlar, ilk kez gelmiş olanların da yanına gelip, onlara iki laf atıp, gönüllerini kazanıyorlar. iki saatlik performans sonunda tüm drag queen ablalarımız teker teker sahneye çıkıyor ve deli gibi alkışlanıyor. şov bittiğinde ise mekân adeta bir diskoya dönüşüyor. ister sahneye siz çıkın hünerinizi gösterin, ister kostümünü çıkarıp, makyajını silmiş drag queen ablalarımızdan birine gidip "çok eğlendim bu gece, çok teşekkür ederim." deyin, ister bir şişe daha içki ısmarlayın...koukles sabahın ilk ışıklarına kadar ağırlıyor bizi. gecenin sonunda ödenen ücret ise şaka gibi. 4 kişi paylaşılan bir şişe içki, sürekli yenilenen buz kovası, çerez, su ve en önemlisi izlediğimiz ve o çok eğlendiğimiz şova kişi başı 20 euro ödüyoruz. bu arada hiçbir garson içki şişenizi yenilemek için ısrar etmiyor, gecenin başında cebine para koymadığınız için sizi görmemezlikten gelmiyor ve beklenmedik hesap çıkartmıyor. inanılır gibi değil.
benim için gecenin zirve anları; yeni türkü'nün "telli telli telli" şarkısının orijinalini seslendiren haris alexiou , çok sevdiğim arıza şarkıcı angela dimitrou, "senden başka" sarkısının yunanca versiyonunu söyleyen nana mouskouri ve hadise-düm tek tek performansları oldu. tüm şarkılara elimden geldiğince eşlik edip, ellerim acıyana kadar da alkış tuttum.
atina'ya gelirseniz ve doyasıya eğlenmek isterseniz koukles'i gönül rahatlığıyla öneririm. şarkıların çoğunu bilmemiz bizim için elbet büyük avantaj ama bilmiyor olsak bile bu küçük, cıvıl cıvıl ve büyülü mekanda eğlenmemek imkansız. sıkıcı hayatlarımıza renk getiren ve övgüyü hak eden drag queen ablalar ise harika performans çıkarıyorlar. geceden kısa kısa, bir dakikayı bile bulmayan videoları youtube'a yükledim, aşağıda göreceğiniz bağlantıları isterseniz bir açıp bakın, ne kadar eğlenceli olduğunu siz de göreceksiniz.